Ana sayfa » Oteller » Dünyanın En Eski Otelleri
Dünyanın En Eski Otelleri

Seyahat etmek, sadece yeni yerler görmek değil, aynı zamanda zamanın derinliklerine inip geçmişin izlerini sürmektir. İşte bu tarihi oteller de bizi adeta bir zaman makinesiyle geçmişe götürüyor.

Nishiyama Onsen Keiunkan, Yamanashi, Japonya (705)

Guinness Dünya Rekorları tarafından dünyanın en eski oteli olarak tescillenen Nishiyama Onsen Keiunkan, sadece bir otel değil, adeta bir yaşam felsefesi. Japonya’nın Minami Alps bölgesindeki doğal kaplıcaların üzerine kurulan bu ryokan, Fujiwara Mahito tarafından 705 yılında açılmış. 1300 yılı aşkın süredir aynı aile tarafından, tam 52 nesildir işletiliyor. Oda servisi robotlar yerine nazik, geleneksel kıyafetler içindeki personel tarafından yapılıyor. Otel, yüzyıllar boyunca samuray savaşçılarından imparatorlara, edebiyatçılardan şogunlara kadar pek çok önemli kişiye ev sahipliği yapmış. Burada konaklayanlar, sadece dinlenmiyor, aynı zamanda Japon tarihinin ve misafirperverliğinin kalbine dokunuyor.

Photo By Boltor – Own work, CC BY-SA 4.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=87671026

Hōshi Ryokan, Ishikawa, Japonya (718)

Nishiyama Onsen Keiunkan’dan sadece 13 yıl sonra, 718 yılında açılan Hōshi Ryokan da dünyanın en eski ikinci oteli unvanını taşıyor. Bu da 46 nesildir aynı aile tarafından işletilen bir başka destansı Japon geleneğidir. Komatsu şehrinde, Awazu Onsen kaplıca bölgesinde yer alır. Bir zamanlar “dünyanın en eski oteli” olarak bilinen Hōshi, konuklarına geleneksel Japon mimarisi, huzurlu bahçeler ve dinlendirici kaplıca deneyimleri sunar. Bu otelin her köşesinde, yüzyıllardır süregelen titizlik ve misafirperverlik ruhunu hissedersiniz.

By Namazu-tron – Own work, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=7574798

Zum Roten Bären, Freiburg, Almanya (yaklaşık 1120)

Almanya’nın en eski konaklama yeri olduğu düşünülen Zum Roten Bären (Kırmızı Ayı’ya), yaklaşık 1120 yılından beri Freiburg’un kalbinde hizmet veriyor. Otelin temelleri, Freiburg şehrinin kuruluşuna yakın bir döneme dayanıyor ve adeta şehrin tarihiyle birlikte nefes alıyor. Geçmişte bir han olarak hizmet veren bu yapı, tüccarlara, gezginlere ve soylulara kapılarını açmış. Günümüzde restore edilmiş modern odalarıyla konfor sunarken, tarihi atmosferini ve rustik cazibesini korumaya devam ediyor. Restoranı, geleneksel Alman yemekleriyle de ünlüdür.

The Olde Bell, Hurley, İngiltere (1135)

Thames Nehri kıyısında, şirin Hurley köyünde yer alan The Olde Bell, 1135 yılında bir manastır olan Hurley Priory’nin misafirhanesi olarak kurulmuş. İngiltere’nin en eski otellerinden biri olarak kabul edilir. Yüzyıllar boyunca kraliyet ailesi üyeleri, ünlü yazarlar ve gezginler tarafından ziyaret edilmiş. Otel, tipik İngiliz han mimarisinin güzel bir örneğidir; alçak tavanlar, ahşap kirişler ve şöminelerle dolu odalarıyla sıcak ve davetkar bir ortam sunar.

The Angel and Royal Hotel, Grantham, İngiltere (1203)

Grantham şehir merkezinde bulunan The Angel and Royal Hotel, 1203 yılında Tapınak Şövalyeleri tarafından bir han olarak kurulmuş. İngiltere’nin en önemli tarihi hanlarından biridir ve yüzyıllar boyunca birçok kral ve kraliçeye ev sahipliği yapmıştır. Özellikle III. Richard’ın burada konakladığı söylenir. Otel, Gotik tarzda etkileyici bir cepheye ve tarihi detaylarla dolu iç mekanlara sahiptir.

Orso Grigio, Innichen, İtalya (1303)

İtalya’nın kuzeyindeki Dolomites bölgesinde, Innichen (San Candido) kasabasında yer alan Orso Grigio (Gri Ayı), 1303 yılından beri misafirlerini ağırlıyor. Alp dağlarının büyüleyici manzaraları eşliğinde, yüzyıllardır dağcılar, tüccarlar ve gezginler için bir sığınak olmuştur. Otel, hem geleneksel Alp mimarisinin sıcaklığını hem de İtalyan misafirperverliğini harmanlar.

Pilgrimhaus, Soest, Almanya (1304)

Almanya’nın Soest şehrinde yer alan Pilgrimhaus, 1304 yılında kurulmuş ve adından da anlaşılacağı gibi, Orta Çağ’da Santiago de Compostela’ya giden hacılar için bir konaklama yeri olarak hizmet vermiştir. Şehrin tarihi dokusu içinde yer alan bu otel, yüzlerce yıldır yorgun yolculara kucak açmış. Rustik atmosferi ve samimi ortamıyla, günümüzde de ziyaretçilerine geçmişin ruhunu yaşatıyor.

Hotel Interlaken, Interlaken, İsviçre (1323)

İsviçre Alpleri’nin eteğinde, Thun ve Brienz gölleri arasında yer alan Interlaken şehrindeki Hotel Interlaken, 1323 yılında bir manastırın misafirhanesi olarak faaliyete başlamış. Yüzyıllar boyunca soyluların, sanatçıların ve dağ gezginlerinin uğrak noktası olmuş. Otel, geleneksel İsviçre mimarisi ile modern konforu birleştirerek, Alpler’in eşsiz manzarası eşliğinde huzurlu bir konaklama deneyimi sunuyor.

Bu oteller, sadece birer bina değil; her bir tuğlasında, her bir ahşap kirişinde binlerce anıyı, sayısız hikayeyi ve insanlığın seyahat tutkusunu barındıran yaşayan müzeler gibi. Bu otellerde konaklamak, sadece bir oda kiralamak değil, adeta tarihin bir parçası olmak anlamına geliyor.

Gözden Kaçmasın