Sık sık seyahat edenlerin ya da turizm sektörünün koridorlarında bir yerlerde nefes alıp verenlerin, hafızasında adeta bir seyahat karakterleri galerisi birikir. Hani o havalimanı kalabalığında gözünüze çarpan, otelin lobisinde garip bir taleple resepsiyonisti terleten ya da açık büfede tabağını Everest Dağı’na çeviren tiplemeler. İşte hepimizin denk geldiği ya da kendimizin benzediği unutulmaz turist tiplemeleri.
1. İnstagram Turistleri
Ah, o müthiş grup! Genellikle boyunlarında devasa bir fotoğraf makinesi, ellerinde her an hazır bekleyen bir selfie çubuğu ile dolaşırlar. Tarihi bir anıt mı? Çat diye bir selfie. Yemek mi geldi? Önce 15 poz. Denizde yüzen martı mı gördüler? Anında videoya alıp üzerine duygu yüklü müzik eklenir.
Onlar için tatil, sadece gezmek değil, aynı zamanda kesintisiz bir sosyal medya içeriği üretme maratonudur. En büyük dertleri, Instagram’a koyacakları fotoğrafın “ışığı” ya da “kompozisyonu”dur. Bazen o kadar odaklanırlar ki, arkalarındaki tarihi eseri veya önlerindeki uçurumun kenarını unutabilirler. Uçakta bile, uçağın kanadıyla selfie çekmeye çalışan bir “selfie çubuğu avcısına” denk gelmeniz şaşırtıcı olmaz.

2. Açık Büfe Gurmeleri
Cruise gemilerinin ve otellerin kahvaltı, öğle veya akşam yemeği büfelerinde rastlayabileceğiniz bu tür, adeta bir yemek maratoncusudur. Tabağına bir dağı sığdırabilirler; börek, suşi, pizza, menemen ve üzerine bir top dondurma… Hepsi tek tabakta! Onlar için açık büfe, bir sanat eseridir ve her köşesini keşfetmek birincil görevleridir.
Bir de o “Gizli Cebi Olanlar” var ki, kruvasanları peçeteye sarıp çantalarına atarken yakalanmanın verdiği o çocuksu mahcubiyeti görmeye değer. Sanırım evdeki kahvaltıları da “otel büfesi” konseptinde yaşıyorlar.

3. Her Şeyi Bilen Rehberler
Bu tip turist, genellikle elinde buruş buruş olmuş bir seyahat rehberi veya telefonda açık Wikipedia sayfasıyla dolaşır. Tur rehberinin anlattığı her cümlenin arasına “Aslında o öyle değil, falanca kitaptaki bilgilere göre…” diye girer. Müze görevlisinden daha çok bilgiye sahip olduğunu iddia eder, en arka sokaktaki lokal lezzeti bile kendisinin keşfettiğini düşünür. Bazen o kadar bilgiç kesilirler ki, kendi kendilerine turlar düzenleyip, yanlarında giden arkadaşlarına da “Bakın, burası Roma döneminden kalma bir tuğla parçası, tam 1478 yılında keşfedilmişti!” diye ders verirler. Onlar için tatil, bir bilgi yarışmasına dönüşmüştür ve her an yeni bir “bilgi bombası” atmaya hazırdırlar.

4. Panik Atak Yolcular
Havalimanlarında en çok karşılaştığımız tiplerden biri de onlardır. Uçuşlarına 4 saat kala check-in kontuarında belirirler, bavulları defalarca tartarlar, pasaportlarını sürekli kontrol ederler. Uçağın kapısı kapanana kadar “Acaba uçağı kaçırır mıyım?” endişesiyle yaşarlar. En ufak bir rötar anonsunda gözleri büyür, “İş toplantım vardı, ya yetişemezsem!” diye fısıldamaya başlarlar. Bagajlarını teslim ettikten sonra, “Ya kaybolursa?” korkusuyla terlerler. Koltuğa oturur oturmaz emniyet kemerini bağlayıp, hostesin anonsunu can kulağıyla dinlerler. Onlar için seyahat, bir macera değil, hatasız ilerlemesi gereken bir operasyondur.

5. Son Dakika Maceracıları
Bu, “Panik Atak Yolcu”nun tam tersidir. Biletini bir gün önce almış, kalacak yerini havalimanına indikten sonra aramaya başlamış, yanında sadece bir sırt çantasıyla gelmiştir. “Ne çıkarsa bahtıma!” mottosuyla yaşar. Şehirde kaybolmak onlar için macera, yanlış otobüse binmek yeni bir keşif demektir. Genellikle en ilginç yerel insanlarla tanışır, en absürt hikayelerle geri dönerler. Planlı tatil yapmayı ‘sıkıcı’ bulurlar. Sabah uyandıklarında “Bugün nereye gitsem?” diye düşünürken kendilerini bambaşka bir ülkede bulabilirler. Hatta bazen, pasaport sürelerini bile son dakika fark edip, “Aa, süresi dolmuş!” diyenler bile çıkar. Onlar için seyahat, doğaçlama bir tiyatro oyunudur.

6. Bütçe Guruları
Ah, bu tipler! Onlar için tatilin ruhu, en az parayla en çok deneyimi yaşamak üzerine kuruludur. Bavul hazırlarken bile kaç gram fazla olursa uçağa para ödeyeceğini milimetrik hesaplarlar. Otelde ücretsiz kahve makinesi var mı, mini bar ne kadar pahalı, havuz kenarındaki şezlonglar için ekstra ücret alıyorlar mı… Her şeyi bilirler.

7. Teknoloji Bağımlıları
Çağımızın yeni seyahat fenomeni! Bu tip turistler için cep telefonu, tablet, powerbank ve şarj aletleri, valizlerinin en önemli parçalarıdır. Gittikleri her yerde ilk sordukları şey “Wi-Fi şifresi nedir?” olur. Otelde odadan çok, internet bağlantısının hızını ve gücünü önemserler.

Hepimiz, seyahatin o büyülü dünyasında, kendimize özgü hallerimizle yer alıyoruz. Bu çeşitlilik, seyahatleri sadece gezilen yerler değil, aynı zamanda karşılaşılan insanlarla birlikte unutulmaz anlara dönüştürüyor.
