Türsab seçimleri yaklaştıkça adaylar bir bir kendini gösteriyor. Değerli Gazeteci büyüğüm Özkan Altıntaş son yazısında adaylara değindi. Bize de onları yorumlamak düşüyor. O halde başlayalım;
Firuz Bağlıkaya; Öncelikle Türsab’a tarihinde en çok zarar vermiş olan başkanını devirdiği için kendisine teşekkürlerimizi iletelim. Kolay değildi. Bunun için çok emek, vakit ve para harcadı. Gelirken vaatlerinde; 2 dönem için yani o tarihe göre “4 sene için geliyorum” dedi. Ancak 4 değil 5 sene bitti. İktidar tatlı geldi. Yarışa devam diyor. Karnesi nasıl? Bana göre zayıf. Vaatlerinin en önemli kısımlarını tutmadı. Özellikle “tek bir acenta açılışını dahi onaylamayacağım” dedi. Türsab tarihinin en çok acenta açılışlarını yaptı. Pandemi döneminde her sektör direkt yardımlar alırken, doğru dürüst girişimde dahi bulunmadı, hep arkada kaldı, Bakanla sebebi hala bilinmeyen şahsi kavgaya girdi. Bu, Türsab’a ve acentalara çok zarar verdi, veriyor. Genelde pasif, suya sabuna dokunmayan bir başkanlık dönemi geçirdi. Kazanırsa Türsab’a ne katkısı olur? Şimdiye kadar ne katkısı olduysa o kadar. Seçimleri kazanır mı? Kendisine karşı muhalif oyların 7’ye bölündüğünü düşünürsek mutlaka kazanır. Muhalifler kazanmak istiyorlarsa, kişisel hırsları ile değil, bu durumu gözeterek hareket etmeliler.
Davut Günaydın; Senelerdir tanıdığımız, siyaset kökenli, acentaları birebir tanıyan, onlarla kucaklaşan arkadaşımız. Hatta kendi söylemine göre, günde 1.000 kişiyle telefon görüşmesi yapıyor, yüzlercesi ile kucaklaşıyor. Muhteşem bir enerjisi, bir o kadar da Türsab tecrübesi var. Yadsınmaz. Kendi söylemlerine göre, kendi grubuyla tamamen bağımsız olarak seçimlere katılıyor. Ama bana göre, Firuz Bağlıkaya ile dirsek teması içerisinde. Böyle yapması Stratejik açıdan mantıklı. Çünkü 1- Firuz Bağlıkaya’dan seken topları toplayacak, yani Firuz muhaliflerini 2- Hala varsa, kemik birkaç Başaran fanatiklerinin oylarını alacak, 3) Siyasi olarak belirli bir partiyi temsil ettiği için, Türsab’a siyasi gözle bakan belirli bir kesimin oylarını alacak. Son dönemeçte ise “tabanım öyle istedi” diyerek Bağlıkaya ile birleşecek. Ancak siyasette o kadar tecrübeli ki, onu da eski yönetime dışarıdan giren “Bursa’lı Hasan Erdem gibi pasifize ederler” diyenlerin aksine kendini asla kullandırtmaz. Aslında onun gibi bir tecrübeyi Türsab’da görmek isterim. Onun da, kendi işleri için Türsab Kartviziti önemli. Kolay vazgeçmez.
Ali Bilir; Onun adaylığını ilan etme noktasında Suçluyum. Çünkü; ben Başkanla fotoğraf çektiririm, espri olsun diye “Seçim çalışmaları başlasın” yazarak sosyal medyaya koyarım, Davut’la çektiririm, “Seçim çalışmaları başlasın” diye sosyal medyada kullanırım. Aydın Yaylacıklar ile çekerim, Ali Bilir ile çekerim. “Seçim çalışmaları başlasın” diye sosyal medyaya koyarım. Sevgili Ali’nin hiç böyle bir niyeti yokken koyduğum bu paylaşım, onun başına dert oldu. Birden herkes Ali Bilir’in adaylığını konuşmaya başladı. Ama bakarsınız bu şekilde kendisi ve çevresinin aklına karpuz kabuğu düşürmüş ve harekete geçirmiş olabilirim, o ayrı. Türsab’a faydalı olur mu? Evet.
Kaan İşcil; Adaylığını ilk açıklayan kişidir Kaan. Çocukluğunu bildiğim, zekasına, aklına, kabiliyetine, eğitimine, bilgisine son derece inandığım çok düzgün bir meslektaşımızdır. 3 dil bilen, karizmatik, hiçbir maddi çıkar peşinde olmayacak, yurtdışında da tanınan düzgün karakterli bir kişiliktir Kaan. Özünde, hepsi turizmci olan muhteşem bir aileden gelir. Anneleri dahil, İtalyancadan, İngilizceye, Japoncadan İspanyolcaya rehberdir hepsi. Yani çekirdekten turizmci değil “kundaktan turizmci”. Tam bir İstanbul beyefendisi, saygılı, görgülü bir delikanlıdır. Adaylığını duyduğum zaman çok sevindim. Hem Türsab’ın hem Türkiye’nin prestijini zirveye çıkartacak bir arkadaşımızdır Kaan. Ancak, İlerleyen dönemde açıklamalarını okudum, videolarını seyrettim, sosyal medyada tartışmalarını izledim. Çok agresif buldum. Bazen kırıcı bazen de karşısındakini küçük gören tartışma üslubu camiada olumsuz ve kalıcı yaralar açtı. Benim açımdan, münferit ikna konuşmaları dışında topa girmek artık imkansızdı… Acaba adaylığa devam edecek mi, agresif halinden sıyrıldı mı? Sorular sorular… ???
Barış Öztürk; Eyvah yaşlandık. Çünkü Barış’ında 18 yaş halini bilirim. Zıpkın gibi, tığ gibi bir çocuktu. Zeki, çalışkan, mesai nedir bilmeyen, turizm için doğmuşlardan biridir Barış. Hep güvenilir oldu, hep tuttu sözlerini. Hiç kalp kırmadı. Çok dost edindi bu camiada. Herkes tarafından sevilir. Peki, başkanlığa soyunmakla doğru mu yapıyor Barış? Öncelikle şunu söyleyeyim, bu kadar aday içinde Başkanlığı layığı ile sırtlayacak olanlardan biridir Barış. Tek bir kusurunu bulamazsınız. Her şekilde kefilim ona. Ancaaaak; Ben olsam onun yerinde, bu işe soyunur muydum? Asla. Sektörün yıldızı, prensiyken neden durup dururken bir kesimi karşına almak isteyeyim ki? Dün, herkesin sevdiği Barış, Başkan olup da bazılarına yaranamazsa, çok düşman edinir. İşi sekteye uğrar. Böyledir bu işler. Peki Barış’ın aklını kimler çeldi? Çok dedikodular var etrafta. Mesela deniyor ki; Nebil Çelebi ile Bakanın arası iyi. Bakanın da Türsab’da bir değişiklik istediği malum. Nebil bu nedenle kimsenin (bugün için) hayır demeyeceği bir aday sundu Bakana. Barış da ısrarlar karşısında evet demiş gibi. Bakalım görelim sonuç nereye varacak.
Bilal Korkmaz; 30 senedir tanırım. Anadolu’dan (Alanya) gelmesine rağmen Türsab’ın her kademesini biliyor. Adaletine, dürüstlüğüne kefil olduğum şahsiyettir. En azından Yönetim Kurulunda mutlaka olması gereken bir isim. Benim bir oyum ona. Herkese de tavsiye ediyorum. Çok büyük renk ve dinamizm getirecektir Türsab’a. İstanbul’dan aday olsaydı bayrağı direkt kapardı. Yolu açık olsun.
Tamer Çiçek; Bence bu seçimlerin yıldızı olacak. Tüm kozları elinde toplamış. Yani, sektörü iyi tanıyor, 2 si ana dili olmak üzere 3 dil biliyor, 20 seneye yakındır tanıyorum. İş de yaptım. Hiçbir olumsuzluk yaşamadım. Aleyhine konuşanı da görmedim duymadım. Eğitimli, saygılı, kibar. Sorunlarımızı biliyor, çözüm önerileri ile birlikte anlatıyor. Firuz Bağlıkaya’yı en çok zorlayacak kişi görünümünde. Sanırım büyük maliyeti olan adaylık sürecinde kendisine sponsor olacak dostları da yanında. Ancak A takımını da görmek lazım. Çünkü bu seçimi, takım oyununu iyi oynayan aday kazanacak. Bu net.
Aydın Yaylacıklar; Memleketi Denizli’den yola çıktığından bu güne benim kankam, dostum, yoldaşım oldu. Bana yoğurt kara dese, karadır bana o yoğurt. Ama yine bir dosttur doğruları ona söyleyecek olan. Başlayayım o halde; Aydın, Türk Turizmine çok büyük katkılar sağlayan müthiş bir beyindir. Örneğin çalıştığı bir şirkete kendi kurup yaptığı, yaptırdığı on-line bilet satış sistemi ile şirketinin cirosunu onlarca değil yüzlerce kat artırmıştır. Bugün o şirketin dünyanın dört bir tarafında şubeleri ve temsilcilikleri bulunmaktadır. O şirketten ayrılınca sektöre yeni girmiş olan bir firmayı da eski şirketinin en büyük rakibi haline getirerek, bu işte bir numara olduğunu ispat etmiştir. Verdiği fikirlerle benim bile iş akışımı değiştirmiştir. Peki tüm bunların ona maddi bir katkısı olmuş mudur? Hiç. Kocca bir hiç. Sadece başkalarını zengin etmiştir Aydın. Ama şimdi grup biletleri satarak bir nebze, çoktan köşeleri tutulmuş sektörde yer almayı başarmıştır. Peki Başkanlık işini becerebilir mi? Evet. Belki de herkesten çok. Örneğin; bu çok çalışkan, dürüst ve zeki arkadaşımızın Acentaları maddi olarak uçuracak projelerini izleyin derim. E peki neden tutuk konuşuyorsun derseniz, iki sebebim var. 1) Her ne kadar tercüman var, Google çeviri var derseniz de dil bilmemesi, yüzün üzerinde ülkeden turist alan bir sektör temsilcisi için handikap. Ulusoy zamanında çok şahit olduk, ezildik bu duruma. 2) Maalesef Başaran dönemi ve sonrasında Ulusoy ile irtibatlı işleri, ortaklıkları, hasbihal durumları, dostlukları sürekli “Başaranın yolunda” izlenimi vermektedir. 10 kişinin 9’unun görüşü budur. Dediğim gibi, Aydın ne derse ben ona inanırım. Bana, Başaran ile hiçbir ilişkim yok dedi ve ben inandım. Sıra camiayı ikna etmekte. Adaylık için gereken sponsorları bulup, zoru başarırsa onun da yolu açık, Türsab’ın da…