Ana sayfa » turizmteknolojihaberleri » GDS’lerin Doğuşu: Dijital Çağın Öncüleri

GDS’lerin Doğuşu: Dijital Çağın Öncüleri

Seyahat sektörünün kalbi, küresel dağıtım sistemleri (GDS) olarak bilinen karmaşık ağlarda atar. GDS’ler, havayolu şirketleri, oteller, araç kiralama firmaları ve seyahat acentelerini tek bir platformda birleştiren devasa sanal pazar yerleridir. Peki, bugün trilyon dolarlık bir endüstrinin belkemiğini oluşturan bu sistemler nasıl doğdu?

Bu hikaye, havacılık sektörünün 20. yüzyılın ortalarında yaşadığı büyük bir kaosa ve bu kaosu çözmek için atılan devrim niteliğindeki adımlara dayanır.

İlk Kıvılcım: Manuel Rezervasyonların Kaosu

1950’li yıllarda, uçak seyahati popülerlik kazanmaya başladı. Ancak rezervasyon süreçleri tam bir karmaşaydı. Bir seyahat acentesi, bir müşterisi için bilet almak istediğinde, ilgili havayolunu aramak, yer olup olmadığını sormak ve her bir işlemi manuel olarak kaydetmek zorundaydı. Bu, telefon görüşmeleri, faks mesajları ve el yazısıyla doldurulmuş formlardan oluşan yavaş, hatalara açık ve verimsiz bir süreçti. Büyüyen havayolları için bu durum sürdürülemezdi.

İki Rakip Dev: Sabre ve Apollo

GDS’lerin gerçek hikayesi, bu kaosu çözmeye karar veren iki büyük havayolu şirketinin rekabetiyle başladı.

  • Sabre (1959): Tarihteki ilk büyük adım, American Airlines’ın IBM ile yaptığı stratejik ortaklıkla atıldı. Şirketler, yarı otomatik bir iş araştırma ortamı anlamına gelen SABRE (Semi-Automated Business Research Environment) sistemini geliştirdiler. Başlangıçta sadece American Airlines’ın kendi iç operasyonları için tasarlanan bu sistem, havayolu rezervasyonlarını dijitalleştiren ilk bilgisayar ağı oldu. Sabre, saniyeler içinde binlerce uçuş bilgisini ve koltuk durumunu anlık olarak takip edebiliyordu.
  • Apollo (1964): American Airlines’ın bu başarısını gören en büyük rakibi United Airlines da boş durmadı. Kendi rezervasyon sistemi olan Apollo’yu geliştirdi. Bu sistem de tıpkı Sabre gibi, havayolunun iç operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmıştı.

Sabre 1961 Fotoğraf: IBM

Bu gelişmelere dönemin diğer Amerikan devi Pan Am da kayıtsız kalmadı.

  • Panamac, Pan American World Airways tarafından geliştirildi ve acentelere uçuş bilgilerini dijital olarak sunan ilk sistemlerden biri oldu.
  • Bu sistem, uçuş saatleri, koltuk durumu ve fiyat bilgilerini merkezi bir ağ üzerinden acentelere ulaştırarak manuel işlemleri büyük ölçüde azalttı.
  • Panamac, teknik olarak başarılı bir sistem olmasına rağmen, bir zamanlar efsane olan Pan Am’ın finansal sorunlarına ve nihai iflasına dayanamadı. Şirket battığında, sistem de onunla birlikte kayboldu.

Pan Am PANAMAC 1966 Fotoğraf:  University of Miami Special Collections)

Dönüşüm: GDS’lere Giden Yol

Bu ilk sistemler, henüz birer GDS değildi; sadece havayolunun kendi iç rezervasyon sistemleriydi. Dönüm noktası, havayollarının bu sistemleri doğrudan seyahat acentelerinin ofislerine kurmasıyla yaşandı. Bu sayede, acenteler artık telefon açmak yerine, bilgisayar terminalleri aracılığıyla anında rezervasyon yapabiliyorlardı.

Rekabetin artmasıyla birlikte, havayolları bu sistemleri daha cazip hale getirmek istedi. İşte GDS’lerin tanımını değiştiren asıl adım burada atıldı:

  • Sistemlere sadece havayolunun kendi uçuşları değil, rakip havayollarının uçuş bilgileri de eklendi.
  • Ardından, otel, araç kiralama, hatta kruvaziyer firmaları da bu ağa dahil edilerek sistemler, seyahatle ilgili her şeyi bulabileceğiniz birer “tek duraklı” platforma dönüştü.

Konsolidasyon ve Modern GDS’lerin Doğuşu

1980’ler ve 90’larda, sektörde büyük bir birleşme ve satın alma süreci yaşandı. Bu süreç, günümüzde GDS pazarının hakim oyuncularını yarattı:

  • Amadeus: 1987 yılında Air France, Lufthansa, Iberia ve SAS gibi büyük Avrupa havayolları tarafından, Kuzey Amerika’daki rakiplerine karşı güçlü bir Avrupa alternatifi yaratmak amacıyla kuruldu.
  • Sabre: Orijinal sistemin bir evrimi olarak, günümüzün en büyük GDS’lerinden biri haline geldi.
  • Travelport: United Airlines’ın Apollo sistemi, daha sonra Galileo adını aldı. Rakip sistemlerle birleşerek, günümüzde Galileo, Worldspan ve Apollo gibi markaları bünyesinde barındıran Travelport çatısı altında toplandı.

Sonuç olarak, GDS’ler, 20. yüzyılın ortalarında yaşanan lojistik bir kaostan doğan ve seyahat acenteleri ile hizmet sağlayıcıları arasında dijital bir köprü kuran devrim niteliğinde sistemlerdir. Hikayeleri, rekabetin, inovasyonun ve dijital dönüşümün bir sektörü nasıl baştan yaratabileceğinin mükemmel bir örneğidir.

Gözden Kaçmasın