Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni raporu, turizmin geleceğini “hak mı ayrıcalık mı?” sorusu üzerinden tartışmaya açtı. Uzmanlar, sektörün kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dönüşüm için ekosistem yaklaşımına ihtiyaç duyduğunu vurguluyor.
Turizmde Yeni Bir Yol Arayışı
Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı ”Turizmin Ötesinde: Kapsayıcı Refah için Koordineli Yollar” raporu, turizmin küresel ekonomiye 2034 yılına kadar 16 trilyon dolar katkı yapacağını ve 100 milyon yeni iş yaratacağını öngörüyor. Ancak bu büyümenin beraberinde aşırı kalabalıklaşma, çevresel baskılar ve sosyal eşitsizlikler gibi sorunları da getirdiği belirtiliyor.
Marina Novelli’den Çarpıcı Tespitler
Nottingham Business School’dan Prof. Marina Novelli, turizmin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dönüşüm aracı olduğunu vurguluyor.
- Hak mı ayrıcalık mı? Novelli’ye göre seyahat ve turizm aslında bir hak, ancak aynı zamanda bir ayrıcalık olarak görülmeli. Çünkü dünya nüfusunun büyük çoğunluğu seyahat edemiyor; bu durum ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.
- Deneyimsel seyahat: Pandemi sonrası dönemde “intikam seyahati” yerine, insanların daha anlamlı ve kültürel bağ kuran deneyimler aradığına dikkat çekiyor.
- Ekosistem yaklaşımı: Turizmin yalnızca ziyaretçi sayısı üzerinden değil, yerel topluluklara ve çevreye sağladığı değer üzerinden ölçülmesi gerektiğini savunuyor.
10 İlke ile Dönüşüm
Forum raporu, turizmin geleceği için 10 temel ilke ortaya koyuyor:
- Yerel değerlerle uyumlu ürünler geliştirmek
- Ziyaretçileri sorumlu tercihlere yönlendirmek
- Küçük işletmeleri güçlendirmek
- Geleceğe hazır iş gücü yetiştirmek
- Altyapıyı toplum yararına geliştirmek
- Talebi yerel kapasiteyle dengelemek
- Kültürel mirası korumak
- Doğal ekosistemleri onarmak
- Krizlere karşı dayanıklılığı artırmak
- Teknolojiyi sorumlu şekilde kullanmak
Sektörün Geleceği
Rapora göre turizm, iş gücü krizleri, bölgesel seyahat artışı ve dijital platformların yarattığı yeni dengeler ile yeniden şekilleniyor. Novelli, turizmin gelecekte yalnızca ekonomik bir motor değil, aynı zamanda toplumsal kapsayıcılığın ve sürdürülebilirliğin anahtarı olabileceğini söylüyor.
Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu
