Yaz sezonunun bitmesiyle beraber otellerin çoğunun kapandığını ifade eden ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler, yeni sezon için hükümete acil önlem çağrısı yaptı.
Koronavirüs pandemisinin vurduğu sektörlerden biri olan turizmde, otel işletmecileri çaresiz kalınca kapıya kilit vurdu. Yaşanan süreci ve turizmdeki durumu değerlendiren ve Pamucak’ta 1, Kuşadası’nda 3-5 otelin dışında hemen hemen bütün otellerin kapandığını ifade eden Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, şehirlerin dinamizminin azaldığını, yasakların kentlerde durgunluğa neden olduğunu, eleman kaybedildiğini vurguladı. Pandemi döneminde en büyük darbeyi turizm sektörünün yediğini aktaran İşler, ‘Kar ediyorduk, kar etmemize ortaktı. Yatırım yapıyorduk, yatırımlarımızdan olan gelirlerimize ortaktı. Sermaye artırdığımız zaman devlet sermaye artırmamıza da ortaktı. Ancak şimdi devletimiz zararımıza ortak değil. Turizm sektörüne özel bir paket, destekleme çıkmadı. Diğer sektörlere ne çıkıyorsa turizm sektörüne de o çıkıyor’ diyerek yeni sezon için hükümete acil önlem çağrısı yaptı. Ülke çapında aşılama başlarken, salgından en çok etkilenen sektörlerde başı çeken turizm sektörünün aşı önceliği beklediğini kaydeden Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir ise sadece turizm değil, tüm sektörlerin ümitlerini aşıya bağladığını belirterek, sezonun en kötü ihtimalle 1 Nisan’da açılacağını duyurdu.
ELEMAN KAYBEDİLİYOR!
Yasakların kentlerde durgunluğa neden olduğunu söyleyen İşler, ‘Şehirlerin dinamizmi azalıyor. Çalışan, tecrübeli kalifiye elemanlarımız Kısa Çalışma Ödeneği’ne (KÇÖ) geçtiği için, risk yaşıyoruz. Çalışanlarımız ya başka sektöre geçmeye başladı ya da KÇÖ nedeniyle başka sektörlerde ek işler yapmaya başladı. Tesisler kapalı olduğu için vergi ödeyemiyoruz. Otellerimizde yorgunluk meydana geliyor ve bu da tadilat masraflarını artırıyor. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı sektör negatiflik yaşıyor’ eleştirisinde bulundu. Devletin turizm sektöründe ortak olduğuna dikkati çeken Başkan İşler, ‘Kar ediyorduk, kar etmemize ortaktı. Yatırım yapıyorduk, yatırımlarımızdan olan gelirlerimize ortaktı. Sermaye artırdığımız zaman devlet sermaye artırmamıza da ortaktı. Ancak şimdi devletimiz zararımıza ortak değil. Pandemi döneminde en büyük darbeyi turizm sektörü yedi. Ancak turizm sektörüne özel bir paket, destekleme çıkmadı. Diğer sektörlere ne çıkıyorsa turizm sektörüne de o çıkıyor’ diyerek iktidara seslendi.
SEKTÖR FİNANSA ULAŞAMIYOR
‘Para yok, fatura kesemiyoruz, SGK ödemelerimiz ertelenmişti, ödeme yapma sürelerimiz geldi. Bu ödemeleri yapmamız lazım’ çağrısında bulunan İşler, sektördeki durumu dile getirerek, ‘Bankalar zaten şu anda kimseye kredi vermiyor. Sektör finansa ulaşamıyor. Bu ciddi bir sıkıntı. Devletimizin, turizm sektörü için yeni bir finans modelini ortaya koyması lazım. En ciddi problemimiz, kapalı kalmak zorunda olmakla beraber, finansa ulaşamamak, devletimizin yeni bir finans modelini karşımıza çıkaramaması ve bunun karşılığında da vergilerin ertelenmemesi. Turizm sektörü, mutfaktaki bankoya konulmuş buz gibi, her geçen gün eriyerek ciddi bir güç kaybediyor’ destek çağrısında bulundu.
FİNANS MODELİ ŞART
İşler, özel bankaların kredi konusunda riske girmek istemediğini ve otel işletmecilerinin ya da otel sahiplerinin kredi konusunda da ciddi sıkıntılar yaşadığını dile getirdi. Devlet bankalarının da limitlerinin belli olduğuna dikkati çeken Başkan İşler, ‘Kredilerin takla attırma günleri geliyor ancak bankalar kredi limitlerini aşağıya çekiyor. Özel bankalar hiç riske girmek istemiyor. Özel bankalar limit vermiyor, kredi de vermek istemiyor. Devlet bankalarının limitleri belli. Herkes devlet bankalarıyla çalışmıyor, bankalar ödeme günleri geldiği için takla attırmıyor. Takla attırmak isteseler de çok yüksek fiyatlandırma yapıyorlar. Faizler şu anda yüzde 20-25’lere çekildi. Özel bankalar çok fırsatçı yaklaşıyor. Dolayısıyla devletin bu durumda sektör için özel bir finans modeli çıkarması lazım. Ancak devlet bu konuda çok ağır kalıyor. Turizm sektörü maalesef finans kaynağına ulaşma konusunda, aldığı kredileri kapatma, döndürme ve takla konusunda çok çaresiz. Bu konuda acil çözüm üretilmesi gerekiyor. Ertelenen vergi ödemelerimizin süreleri doldu. Sektör, bunların da ertelenmesini istiyor’ dedi.
OTELLER EL DEĞİŞTİRECEK
Böyle devam ederse özellikle Ege Bölgesi’nde otellerin el değiştireceğini de anlatan Mehmet İşler, ‘İnsanlar birikimlerini 2020’de tüketti. 2021’de bu gemiyi yürütecek birikimleri kalmadı. Ya borcu karşılığında bankalar oteli satacak -ki bu otellerin ucuza satılması anlamına geliyor ya da otel sahipleri otelini satıp, borcunu kapatmaya çalışacak. Finans sorununun çözülmemiş olması, böyle bir riski meydana getirdi. Böyle giderse 2021 sonunda daha büyük bir yıkım olur’ ifadelerini kullandı.
Turizm sektöründe normalleşmenin 2021 yılı Mayıs ayında gerçekleşeceğini öngördüklerini söyleyen Başkan Mehmet İşler, ‘Ancak bu yurt içi için olacak. Yurt dışı için mayıstan sonra normalleşme bekliyoruz. Yani büyük bir problemle karşı karşıyayız. Avrupa Birliği, turistleri yani dolayısıyla parayı Avrupa’da tutmak istiyor. Türkiye, turizmde güçlü bir rol model. Türkiye’ye para kaptırmak istemeyen Avrupa, geçtiğimiz yıl sebep yarattı. Ancak buna karşı Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy önderliğinde güvenilir bir hijyen sertifikası alarak, olumlu turizm yönetim biçimi gösterdi. Böylece Avrupa Birliği, Türkiye’ye koyduğu blokları kaldırmak zorunda kaldı. Bu yıl bizi başka bir tehlike bekliyor’ dedi.
AVRUPA AŞIMIZI BAHANE EDECEK!
Türkiye’nin, Sinovac adı altında etkileşim oranı düşük (50.38) aşıyı kullandığını belirten İşler, şunları ekledi: ‘Avrupa ise Pfizer/BioNTech aşısını kullanıyor. Bizim en büyük korkumuz, ‘Arkadaşlar, Türkiye’de kullanılan aşı uygulaması düşük bir aşıdır. İnsanlarımızı oraya gönderirsek, vatandaşlarımızın virüs kapma olasılıkları olabilir. Biz sadece BioNTech veya Moderna aşıları gibi etkileşim oranı yüksek olan ülkeler arasındaki seyahate izin veriyoruz. Türkiye’yi bu noktada riskli ülke sınıfına alıyoruz. Kara listeye alıyoruz; çünkü Türkiye’de uygulanan aşının etkileşim oranı düşük’ dedikleri zaman, Türkiye bu durumda, geleceğini düşündüğümüz turist sayısında düşüş yaşar ve darbe yer. Eğer bunu demezlerse, Türkiye’ye 30 milyon turist gelir. Geçen sene Türkiye’ye 15 milyon turist geldi. Ancak AB aşıyı bahane ederek, doları dışarıya kaptırmamak için böyle bir engelleme yaparsa, 15 milyon turist gelir. Bir an önce önlem alınması lazım. Bunun için Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, siyasi otorite, bu noktaya gelmeden önce, bu tip şüpheleri ve riskleri ortadan kaldıracak yeni bir modelleme ve PR ile engelleyici çalışmalar yapmalı.’
EN KÖTÜ İHTİMALLE 1 NİSAN’DA AÇILACAK
Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir, ‘Önemli olan, bu aşının hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması ve martın ortalarına doğru, en kötü ihtimalle 1 Nisan’da da sezonu açmak. Tamamen o hedefe kilitlendik, tabi bu yolda giderken kaza vesaire bir şey olmazsa. Beklentimiz ve ümitlerimiz turizm sezonunun resmi açılış tarihi de olan 1 Nisan’da sezonun açılması’ şeklinde konuştu. Aşıyla birlikte önemli olanın uluslararası normalleşme olduğunu ifade eden Demir, ‘Türkiye’de iç turizm muhakkak birkaç yıl destek olacaktır ama bizim özellikle Avrupa’yla entegrasyonumuz çok güçlü. Rusya ile güçlü. Bu turist aldığımız ülkelerin hızlı bir şekilde, eş zamanlı en kötü ihtimalle mart sonuna kadar yüzde 50-60 oranında aşılanmasının olması lazım. Değilse, Türkiye’de yüzde 50-60 oranında kişi aşılanmış, Rusya’da aşılanmadıysa o zaman ‘Aşısız uçağa bindirmem’ sorunu ortaya çıkabilir. Şu anda Çin, ‘Aşı kartsız almayacağım’ diyor mesela. İnsanlar da güven neredeyse o tarafa yönelecektir. Ama Türkiye bu konuda hızlı hareket ediyor, kendi turizm içerikleriyle birlikte. İtalya’dan da, İspanya’dan da hızlı gibiyiz bu konuda diye düşünüyorum. Ama 4-5 milyon turist alıyoruz Rusya’dan, önemli olan onların da vurulması. Kısacası turist aldığımız ülkelerin de aşı vurulması lazım. Çünkü uçak şirketleri, uluslararası havacılık en azından tavsiye kararında bulunacaktır. Veya Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ‘Uçaklarınıza aşı olmayan, aşı kartı olmayanları almayın’ diyecektir. Onu dediği anda aşının önemi ve turizmin aşıyla entegrasyonu çok önemli hale geliyor’ ifadelerini kullandı.